Şenay Lambaoğlu üçüncü solo albümü Başka Türlü Bir Şey ile dinleyicisiyle buluştu. Lambaoğlu, müziğiyle umudun kapısını aralıyor ve şöyle diyor: “Ben aydınlığımı içimde her an tutuşmaya hazır bekleyen umutla besliyorum.” Albümü ve müziği üzerine konuştuğumuz Lambaoğlu Başka Türlü Bir Şey’de aşina olduğumuz birçok şarkıyı yeniden yorumluyor.
Bu albüm tek bir şarkıya yaslanmadan birbirleriyle uyum içinde durabilecek şarkılardan oluşuyor. Her şarkı çok çok kıymetli ve bize emanet edilmiş oldukları için de minnettarız. İşimiz o yüzden gerçekten zordu. Yeni baştan yorumlamak ve özünü koruyabilmek konusunda hassasiyet gösterdik. Albümde Can Çankaya, Volkan Polat, Selim Saraçoğlu, Berke Özgümüş, Kağan Yıldız, Okay Temiz, Cafer Nazlıbaş ve Amir Humayounfard yer aldı. Zamansız şair ve bestecilerin zamansız şarkıları var bu albümde. Fikret Kızılok, İlhan Şeşen, Zafer Cimbil'in de adını anmamız gerekiyor tabii. Hayatıma bir şekilde dokunmuş olmaları şarkı seçimlerinde belirleyici unsur oldu.
Bu albümde yer alan isimlerin hepsi şarkı yazarı ve kendilerine göre üslupları olan yorumcular aynı zamanda. Evet risk taşıyor ama risk almadan da güzel şeyler ortaya çıkmıyor ne yazık ki... Albümle ilgili güzel geri dönüşler almak bu konuda hem içimizi rahatlattı hem de yaptığımız işe inancımızı arttırdı. Özellikle bu kuşak sanatçıları tanımayanlar için de yeni bir yorumla ulaşıyor olmak işin bir diğer güzel yanı.
Müzik tarzlarını bir kalıp içine alıp etiketlenmesi doğru değil. Biz güzel ve farklı bir şey yapmak için yola çıktık. Bu albümde yer alan her müzisyenin kendince bir imzası var. Caz müziği kendimi ifade etmemde bildiğim en iyi dil ve yöntem. O yüzden bu albümde caz müziğinin izleri olacaktır ve müzik türleri arasında bir etkileşim içinde olmak da bu işin en keyifli yanı.
İlk iki albümde de benzer sorularla karşılaşıyordum. Caz müziğinden uzaklaşmadık çünkü hiçbir çalışmamda caz müziği yapmak için yola çıkmadım. Caz müziği bir tavırdır ve ben de o ekolden gelen biri olduğum için yaptığım her işte caz müziğinin izlerini yorumuma yansıtıyor olacağım.
Bu albümde kulağımızın aşina olduğu melodilerle gerek caz müziği olsun gerekse diğer müzik türleri olsun hoş bir diyalog var ona kulak vermek gerekiyor.
Şiir benim hayatımın kaçış noktalarından biri aslında. Ne zaman bir parça nefes payına ihtiyaç duysam şiirlere sarılmak isterim. İşin içinden çıkamadığım sorularımın cevapları yine şiirlerde saklıdır. Hayatın süzgecinden geçen her ne varsa şiirler onu anlatır. Nâzım Hikmet, Can Yücel, Hayyam ve Füruğ Ferruhzad kültürel coğrafyamızın en kıymetli hazinelerinden sadece birkaçı. Benliğimin iskeletini şiirlerle beslemiş olmak da benim en büyük kazancım diyebilirim. Ne mutlu ki yüreğime dokunanlar şairlerden oluşuyor.
Daldığımız tüm uykular tekrar uyanmak için değil midir? Her koşulda ayakta durmak için kodlanmış canlılarız sonuçta. Ve hayatta her zaman bir yol daha vardır. Bu aslında umudun hiç bitmeyeceği içindir aynı zamanda. Yaşıyorsa umut eder çünkü insan. Olumsuz her duygu, düşünce ve olay karşısında başka bir mümkün arar. Karanlığın içindeki aydınlıktır görmek istediğimiz. Başka mümkünlerin bir arada yaşayabilmesi içindir aynı zamanda tüm derdimiz. Farklı seslerin, ayrı renklerin, başka dünyaların kendi içinde bir ahenk kurması aslında hayal değildir. Ben aydınlığımı içimde her an tutuşmaya hazır bekleyen umutla besliyorum.
Canlı performanslar dinleyici ile temas kurabildiğimiz en önemli alan. Ne kadar albüm de yapsak, röportajlarda anlatsak da müziği canlı dinletmek iletişim kurmanın en güçlü yolu. 29 Ocak İKSV Salonda "Başka Türlü Bir Şey" ilk kez dinleyici ile buluşacak. Sonrasında ise 31 Ocak Nilüfer Belediyesinin düzenlediği Caz festivali ve 22 Mart Babylon Bomonti olarak gözüküyor tarihler. Şehir dışında olabildiğince konser yapıp dinleyici ile buluşmak dileğindeyiz.
Haber Sayfasına Ulaşmak İçin Tıklayınız.